Şimdi bu başlığı okuyanların ilk anda oluşacak şaşkın bakışlarını hayal edebiliyorum.
Evet Türkiye de resmi kayıtlarda olmamasına rağmen gerçekte var olan bir kurumdan bahsediyoruz.
Bu kurumun faaliyetleri;
1- Halkı vergi kaçırmaya teşvik etmek
2- Vergi kaçakçılığı için gereken yasal ve yasal olmayan ortamları hazırlamak
3- Vergi kaçırmayanları mağdur etmek ve ifşa etmek
Bunların dışında kalan tüm uygulama ve işlemleri yürütmek de sayılabilir. Evet bahsettiğimiz bu kurum T.C. Devletidir.
Ben bu vergi işine 1966 yılında girdim. O zamanlar Gelir Vergisi Kanunundaki tarife Bir milyon TL kazançtan %60 oranında vergi alınmasını amir idi. Daha sonra hesapsız kamu harcamaları nedeniyle bu da yetmedi ve devlet vatandaşına karşılıksız bono satmaya başladı . Adı tasarruf bonosu idi ve beyan edilen gelirden %3 oranında alınıyordu. Bu paralar hiçbir zaman geri ödenmeyeceği için toplam vergi oranı % 63 e çıkmış idi.
Bu tarife çok uzun yıllar devam etti. Galiba 1970 li yılların sonuna kadar geldi. Aradan geçen zaman ve giderek artan enflasyon dahi bu oranı değiştiremedi. Sonunda bir iş adamı her yıl üst üste bir milyon liradan daha fazla kar etse bile, artan enflasyon ve sermaye ihtiyacı nedeniyle dürüst vergi verirse iflas etmek durumunda kalıyor idi.
1950 li yıllarda yeni vergi sistemi yürürlüğe girince ülkenin ilk ve en büyük sanayi kuruluşları olan iplik sanayine %30 gider vergisi yükü getirdi. Eğer iplik fabrikaları bu vergiyi tam ve doğru olarak öderlerse, dünya iplik fiyatlarının % 30 üstünde maliyetle çalışmak zorunda kalacakları için mecburen vergi kaçırmak zorunda kaldılar. Tabi bu arada kurumlar ve gelir vergilerini de kaçırmaya mecbur kaldılar. Bunlarda bazısı siyasetçileri de arkalarına alarak uzun yıllar boyunca hiç Gider Vergisi, ücret stopajı ve SSK primi ödemeden çalışma imkanı buldular. Sonunda fabrika eskidi ve biriken borçlarına karşılık eski fabrikayı devlete terk ederek elde ettikleri kazançla yeni sektörlerde yeni fabrikalar kurdular.
Ücretler üzerinden ödenen vergilerin durumu ise ayrı bir sorun oldu. İşverenler istihdam ettikleri her işçi için ödedikleri net ücretten daha fazlasını devlete Gelir Vergisi, Damga Vergisi ve SSK primi olarak ödemek zorundaydılar. Zaten yeni yeni toparlanmaya çalışan ekonomide bu ödenemeyecek kadar ağır bir yük teşkil ediyordu ve mecburen açıktan ücret ödemeye veya kayıt dışı istihdama yönelmek zorunda kaldılar.
Aradan yıllar geçti ama zihniyet değişmedi. Bu zaman zarfında ara ara af yasaları çıkararak biriken vergi riskini de kapatmayı ihmal etmediler.
Ben bile yakın zamanda şirketimden çektiğim paraları kar dağıtımı kararı alıp % 15 stopaj ödeyerek kapattım . On beş gün sonra çıkan yeni bir af yasasıyla biraz daha sabretseydim tüm hesabı %5 vergi ödeyerek kapatabileceğimi gördüm ve çok üzüldüm. Bu da bana ders oldu. Vergiyi zamanında ve tam olarak ödemek bu ülkede affedilemeyecek kadar büyük bir suç idi.
Çok uzun yıllar süren bu çarpık yapı ülkede yaşayan insanlarda genlerine işleyen bir bozulma yarattı. Artık vergi istemeseniz bile kayıt dışı çalışmaya devam edecekler. Çünkü devlete olan haklı güven hissi tamamen tahrip oldu.
Bu gün içinde bulunduğumuz durum nedir diye sorarsanız. Bence içler acısı.
Hiçbir reel matrah farkı bulamamasına rağmen zorla fark yaratarak rapor yazan hasta bir vergi denetim sistemi. Bu sistemin ürettiği çarpık raporları fırsat bilerek mükellefleri soymaya çalışan bir vergi yargısı. Hem vergi kaçırmayın ve kayıt dışını önleyeceğim diyen Maliye Bakanlığı hem de vergi kaçırmayı tahrik eden tapu harçları ve damga vergileri.
Geçen aylarda başlayan yeni bir uygulama var. Mükelleflerden aradan 10 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen tapu harcı farkları isteniyor. Bu harçların tamamı zaman aşımına uğradı. Kanunsuz tebligat evraklarıyla korkutulan mükelleflerden haksız bir vergi toplanmaya çalışılıyor. 1990 lı yıllarda 1.000 TL lik tapu harcı için gecikme zamlarıyla 10.000.-TL nin üstünde para istiyorlar. Üstelik bu işi insanların banka hesaplarına yasa dışı elektronik haciz uygulayarak yapıyorlar. Bunun açık adı soygundur. Devlet soygun yaparsa halk ne yapar. Ben dayanamadım kendi internet sitemizde isteyen vatandaşlar yararlansın diye dava dilekçesi örneği yayınladımwww.oddymm.com.tr
Şimdi niçin Türk Vergi Kaçakçılığı Kurumu adlı makaleyi yazdığımı anladınız mı?
Orhan İyiler