PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUH. STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

MAKALELER

Yurt Dışından Alınan Yıl Sonu Primleri

Tarih: 10.12.2010 
Yazar :Y.M.M. Orhan İyiler

Bu primler ciro primi, miktar iskontosu veya kota primi adı altında alınmış olabilir. Hangi isim altında alınırsa alınsın tabi olacakları vergisel uygulama aynıdır. Normal olarak yıllık kazanca dahildir ve Kurumlar veya Gelir Vergisi ödenir. Buraya kadar normal ancak bir de işin KDV boyutu var. Bu konu Katma Değer Vergisi Kanununda açıkça yazmamaktadır ama Maliye İdaresinin görüşüne göre alınan prim içinden iç yüzde hesabıyla KDV ayrılmalı ve hesaplanan KDV hesabına dahil edilerek devlete ödenmelidir. Zaten Maliye İdaresiyle mükellefler arasında ihtilaf bu konuda doğmaktadır.

Maliye idaresi yıl sonunda alınan ciro pirimi ve benzerlerinin yurt dışındaki dar mükellef adına yurt içinde yapılmış bir hizmet karşılığı ödendiğini ve hizmetten yurt içinde yararlandığı için de burada ona bu hizmeti sağlayanın aldığı bedelin KDV’ ye tabi olduğunu savunmaktadır.

Mükellefler ise bu bedelin yıl içinde yapılan alımlar için yıl sonunda yapılmış toplu bir iskonto olduğunu, dar mükellef için bir hizmet ifa edilmediğini, yıl içinde yapılan alımlar için ithalat sırasında zaten KDV ödediğini, verilen primin yıl boyu yapılmış alım bedellerinden sağlanan bir nevi iskonto olduğunun açık olduğunu, bu nedenle de KDV ye tabi olmaması gerektiğini savunmaktadırlar.

Maliye idaresi buna cevap olarak alım iskontolarının alım faturası altında yazılması ve makul ölçülerde olması şartıyla KDV’ den istisna tutulabileceğini, yıl sonunda toplu alınan primlerin hizmet bedeli olduğunu ısrarla tekrarlamaktadır.

Bize göre Maliye idaresi alım iskontoları veya bu mahiyetteki toplu ciro primleri konusunda hatalıdır. Bu olayda da yasaları hukukun temel ilkelerine aykırı olarak mükellefler aleyhine esnetmekte ve yorum yolu ile vergi tarh etmektedir. Ticari hayatın gereklerini Türk Maliyesi değiştiremez. Bazı satıcılar belli miktarların doldurulması halinde yapılmış alımların tamamı için bir miktar iskontosu tayin edebilir ve söz konusu kotaların doldurulması halinde önceden belirlenen iskontoyu yapar. Bu uygulamanın önüne geçmek imkansızdır. Efendim iskonto mal alımı sırasında yapılır sonradan yapılamaz diyemezsiniz.

Yurt içindeki firmalar arasında gerçekleşen iskontolarla ilgili uygulama ile yurt dışını birbirine emsal tutamazsınız. Çünkü yurt içinde iskonto veren de alan da Türk Vergi sistemine dahildir. Prim alan firmanın keseceği prim faturasında ilave olarak tahakkuk ettirilen KDV ödeyen firmanın indirilecek KDV’ si olur ve yapılan işlem sadece indir bindir işlemi olur. Yurt dışında ise durum farklıdır. Prim veren dar mükellef yurt dışındadır. İhracat yaptığı için kendi sisteminde KDV’ den istisnadır. Verdiği prim için Türkiye‘den gelen faturada hesaplanacak KDV’ yi kendi sisteminde mahsup imkanı yoktur. Bu nedenle de ödemez. O zaman prim alan yerli firma KDV’ yi kendi priminden ayırarak devlete ödemek zorunda kalır. Bu KDV ise firma adına nihai vergi olduğu için hiçbir yerden indirilemez ve tabiri caizse, kazık prim alana batar.

Peki bu konuda Türk Yargı sistemi ne demektedir.

Yargı mükellefi haklı bulmaktadır. Yani yıl sonlarında veya belli dönemlerin sonunda alınan ciro primlerinin veya miktar iskontolarının ve benzerlerinin KDV’ ye tabi olmaması gerektiğini karara bağlamıştır. Aşağıda numarası verilen Danıştay Kararları bu kararın vergi yargısında sürekli hale geldiğinin kanıtıdır. 
Danıştay 7. Daire 16.04.1992 tarih ve E:1989/4011, K: 1992/1127 
“ 9. “ 18.12.1997 “ “ E: 1996/3156, K:1997/4252 
“ 9. “ 17.02.1993 “ “ E: 1992/2549, K: 1993/592 
“ 11. “ 14.04.1998 “ “ E: 1997/4814, K: 1998/1245

Danıştay bu kararların tamamında yıl sonunda veya belli dönemlerde veya belli kotaların doldurulması halinde verilen primlerin yurt dışındaki dar mükellef için yapılmış hizmet olmadığına karar vermiştir.

Peki buna rağmen Maliye İdaresi dediğim dedik diye ısrar ettiğine göre mükellefler ne yapacaktır ?

Bence en doğru hareket hakkını sonuna kadar savunmaktır. Cesur olanlar KDV’ ye tabi tutmaz ve tespit halinde rapora dava yoluyla itiraz ederler. Tedbirli olanlar “Dava hakkı saklı kalmak üzere beyanda bulunur, vergiyi öder ve dava açarak haklarını savunur, davayı kazanınca da paralarını geri alırlar ve bir daha da bu tür gelirler üzerinden KDV ödemezler.

Biz her iki durumda da mükelleflere yurt dışına kesecekleri prim faturalarının üstüne açık açık “yıl sonu primi” veya benzer bir ibareyi yazmamalarını onun yerine “ yıl içinde ekli liste mucibi faturalarla ilgili fiyat farkı iadesi” ibaresini yazmalarını ve dava açarak haklarını savunmalarını salık veriyoruz.

Susmayın, sustukça sıra size de gelecek.