PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUH. STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

MAKALELER

76 no.lu Gelir Vergisi Sirküleri Hakkında Açıklamalar

 

Yazar: Y.M.M. Orhan İYİLER

25/03/2011 tarihli ve 76 Seri Numaralı Gelir Vergisi Sirkülerinde "Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında halinde değer artış kazancının hesaplanmasında iktisap tarihi olarak hangi tarihin esas alınacağına ilişkin açıklamalar" yer almaktadır.

Esasında bu sirküler, Maliyenin konu hakkındaki hatalı tutumunun tekrarıdır. Tek fark veraset yolu ile elde edilen gayrimenkullerin, müteahhide verilerek elde edilen dairelerin satışı sırasında bedelsiz elde etme kavramının değişmediği bu nedenle Gelir Vergisine tabi 
tutulmamalarının gerektiğini kabul etmeleri olmuştur. Zaten aleyhlerine o kadar çok yargı kararı birikti ki kabul etmeyip de ne yapacaklardı. Diğer husus, yani bedelli olarak arsa alıp bu arsayı on yıl sonra müteahhide devrederek daire alan ve bu daireleri satan kişiler hakkındaki sakat görüş devam etmektedir.

Maliyenin sakat görüşünün dayandığı temel fikir , alınan dairelerin cins tashihi yapılması yeniden iktisap yerine geçer ve 5 yıllık süre yeniden başlar görüşüdür. İşte tamamen yanlış olan görüş, bu görüştür.

Çünkü; arsa sahibi arsasının bir bölümünü müteahhide devretmiş ve kendi alacağı dairelere tekabül eden arsa payını devretmemiştir. Demek ki 10 yıl önce alınan arsanın tamamının devri söz konusu değildir. Bir manada arsa sahibi arsasının bir bölümünü vererek yerine kendi payı üzerine bazı daireler inşa ettirmiştir. Buradaki değerlemenin arsaya sonradan imar durumu verilerek meydana gelen değer artışından hiçbir farkı yoktur. Özün esası prensibinden hareket edersek ortada yeni iktisap edilen bir maldan değil değerlenen veya üzerinde yatırım yapılan bir maldan söz edilebilir.

Arsa sahibi müteahhitten aldığı daireleri cins tashihi yapılmadan inşaat halinde iken yani tapuda daha arsa şeklinde kayıtlı iken satarsa ne olacak? Adamın günahı iskan ruhsatı alarak cins tashihi yaptırmak mıdır? Bu aşırı şekilcilik olmaz mı? Zaten inşaat halinde satarsan vergi yok , inşaat bittikten sonra satarsan vergi var demek medeni ve hukukun egemen olduğu bir ülkede mümkün değildir. Ama Türkiye de mümkündür. Çünkü devlet yetkisini kullananların büyük çoğunluğunun hukuk bilgisi yoktur.

Hadi tapuda cins tashihi yapılması yeniden iktisap demektir dediniz, o zaman elde etme bedeli ne olacaktır ? Maliye uygulamalarında müteahhidin arsa sahibine kestiği inşaat maliyetini gösteren fatura esas alınmaktadır. Esasında bu faturanın kesilmesi de hukuka aykırıdır ama neyse. Ancak bütün evrensel hukuk kurallarına göre gerçek değeri ifade etmeyen ve maliyet esasına dayalı faturalar doğru değildir. Bizce elde etme bedeli müteahhidin 3. kişilere yaptığı emsal daire satış bedeli olmalıdır. Çünkü arsa sahibi gerçekte satış bedeli tutarında bir değer iktisap etmiştir ve iktisap maliyeti emsal satış bedelidir. Bu kesindir ve aksini savunmak hukuksuzluktur. Eğer emsal satış bedeli maliyet olacaksa o zaman satış karı olmayacaktır. Yani 5 yılı aşan bir süre önce satın alarak iktisap ettiği arsanın bir bölümünü müteahhide devrederek daireler elde eden kişi bu daireleri satarsa vergiye tabi herhangi bir kar elde etmiş sayılamaz. Maliye idaresinin artık eski hatalı görüşünden vazgeçerek hukuka daha uygun bir görüşü benimsemesinin zamanı geldi de geçiyor.